19 Haziran 2011 Pazar

İSTANBUL SARAYLARINDA ÇAY KEYFİNE DAVETLİSİNİZ


Şehrin keşmekeşinden birkaç saatliğine de olsa uzaklaşmak isteyenlere güzel haftasonu tavsiyeleri...
"Asırlık ağaçların arasında, üzerinde nilüferler açmış fıskiyeli havuzların süslediği; yaprak hışırtısı, gül kokusu eşliğinde 'Padişahlara layık' bir bahçede çay içmek kime nasip olur ki?

Biz söyleyelim, yolu İstanbul'a düşen herkese... Peki, ama nerede? Tabii ki bir zamanlar padişahların yaşadığı, gezip dolaştığı saray ve köşklerin ferah fahur bahçelerinde! Müze ziyareti esnasında çoğumuzun iç geçirerek yanından geçtiği ama 'pahalıdır' diye girmeye cesaret edemediği bu bahçelerde keyif yapmak aslında sanıldığı gibi cebe dokunmuyor. Fiyatları uygun.

Üstelik İstanbul'un hiçbir yerinde bulamayacağımız huzur veren görüntüsüne rağmen. Biz gittik gördük. Birinde limonata içtik ötekinde çay... İşte, padişahlar gibi dinleneceğiniz yeşil, mavi ve geçmişi bir arada temaşa edebileceğiniz saray kafeteryaları...

                                         Dolmabahçe'de üç kafeterya
Dolmabahçe'de 3 kafeterya var. 'Saat Kulesi', sarayın hemen girişinde. Kitap okumak için de inanılmaz sakin bir yer, özellikle vakit ikindiyse!

Dolmabahçe Sarayı'ndaki diğer kafeteryalar sarayın iç avlularında. Saat 17.00'ye kadar hizmet verebiliyorlar ancak pazartesi ve perşembe günleri kapalı. 'Cariyeler Kafeteryası' cariye koğuşlarının baktığı bahçede. 'Kuşluk Kafeteryası' sarayın en serin yerinde kurulu.

Burası, nilüferlerin açtığı kocaman havuzuyla insana mevsimin yaz olduğunu bile unutturuyor. Çayınızı yudumlarken, gözünüze arz-ı endam eden bir tavus kuşu ilişirse şaşırmayın!

Çünkü, Sultan Abdülhamit zamanından beri bu bahçenin bir tarafında tavus kuşu, peç tavuğu, gümüş sülünler yetiştiriliyor.

Beylerbeyi Sarayı
Beylerbeyi Sarayı, Anadolu yakasında Boğaziçi'ni Osmanlı zarafetiyle süsleyen nadir yerlerden.

Sarayın bahçesinde; 1989'dan beri hizmet veren kafeterya, oldukça meşhur. İstanbul'un tadını Boğaziçi köprüsüne bakarak çıkarmak isteyenlerce hiç boş bırakılmıyor.

Fiyatları da sarayda kahvaltıya olan ilgiyi artırıyor. 5 fincan çay ve 16 çeşitten oluşan kahvaltı tabağı sadece 10 lira.
Bu arada, kafeteryaya girebilmeniz için diğer bütün saray kafeteryalarında olduğu gibi 1 lira bahçe bedeli ödemelisiniz fakat bu ücrete müze gezisi dâhil değil. Sarayı gezmek isteyenler bir 5 lirayı daha gözden çıkarmalı.

Maslak Kasrı
Maslak Kasrı kafeteryaları, saray kafeteryaları içinde ismini şimdiye kadar en az duyduklarınız arasındadır muhtemelen.

Gökdelenlerin yükseldiği Maslak'ta, tabelaların yönlendirmesi olana kadar kimsenin fark etmediği, rengârenk güllerle donatılmış ve çevre yapısıyla hiç alakası olmayan bu yer, yanı başındaki ordu evine ait sanılmış yıllarca.

Neyse ki, burada asırlık ağaçların rüzgârla dans ettiği, güneşin sadece ışığını hissettirmek için girdiği kocaman bir bağ olduğu ve bu bağın şimdilerde kafeteryasıyla meşhur olduğu duyulmuş.

Ihlamur Kasrı
Beşiktaş'tan Nişantaşı'na çıkarken, "Bu da ne, cennete mi geldim yoksa?" diye afallayıp kalacağınız bir saray kafeteryası var:

Padişahların dinlenmek için yaptırdığı, Ihlamur kasırlarının bahçesi... Her yer yemyeşil. Ihlamurdan, İstanbul'da başka yerde örneği olmayan gingko bilobaya kadar pek çok ağaç bulunuyor.

Bu ağaçların ortasındaki görkemli fıskiye ise bir kuş havuzu gibi. Her dakika ya bir serçe banyo yapıyor ya da ördekler. Normalde bu kadar yakından göremeyeceğimiz sincaplar da kafeteryanın konumlandığı bahçeye ayrı bir hava katıyor.

Ama en güzeli, mekanın hem şehre yakın olması hem de sessizliği. Menü de fiyatlar da diğer kafeteryalarla aynı. Tek fark, hafta sonları sabah 09.00'dan öğlen 13.00'e kadar süren 20 liralık açık büfe kahvaltı...

Küçüksu Kasrı
İşte, tarihi ve Boğaz'ı seyrederek oturabileceğiniz bir kafeterya daha. Sultan Abdülmecit tarafından devrin ünlü mimarı Nigogos Balyan'a yaptırılan Beykoz'daki Küçüksu Kasrı'nın bahçesinde burası.

Yer itibariyle Boğaz'ın üstünde gibi duruyor. Rumelihisarı'nı karşınıza almanızsa keyfi ikiye katlıyor. Ama bütün bunları yaşamadan önce hemen yan taraftaki kasrı ziyaret edin ki hiçbir şey eksik kalmasın.
Bu arada Küçüksu Kasrı Kafeteryası akşamları da açık.

Aynalıkavak Kasrı
17. yüzyıldan beri Haliç kıyısını süsleyen Aynalıkavak Kasrı, 2000 yılında restore edilerek ziyarete açıldı. Hem de bahçesinde bir kafeteryayla...

Dışarıdaki betonarmeye inat yeşil bir alan sunan bu bahçe hafta sonunu alışverişmerkezlerinde geçirmek istemeyenler için iyi bir tercih. 90 kişilik kapasitesi var. Düğün, nişan için kullanılabiliyor. Ama biz, buraya arkadaşlarınızla gelip çimlerde sohbet ederek vakit geçirmenizi tavsiye ederiz

Kaynak: zaman

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok güzel yerler hepsi. Bir çoğunun varlığını bile bilmiyordum. En kısa zamanda gitmek isterim. Önerilerin ve bilgilendirmen için çok teşekkürler.

yildiz dedi ki...

Ben yeni uyanmisken,TR.dekiler pazar kahvelerini icmek icin gezmeye baslamislar bile....Vallahi
kiskandim...Size iyi pazarlar diliyorum....

yemekbiraşk dedi ki...

aynalıkavak hariç hepside çayımı içtim ne mutlu bana:) çok güzel bir paylaşım olmuş sevgilerimle..

otuzundansonra dedi ki...

Sağol bu güzellikleri paylaştığın için.Selamlar

Syhn dedi ki...

tam benlik bir yazı olmuş!
gidip tek tek gezip göresim var bu yerleri;)

pelince dedi ki...

Bende aynalıkavağı ilk kez duydum,orayada gitmeli ve günün keyif çıkartılmalı;) teşekkürler...