7 Eylül 2010 Salı

ÇOCUK İŞTE

Erkam Eymen'i uyutup bloguma günün ayrıntılarını yazayım diyorum.Erkam Eymen'i yatırıp bende bulduğum kenara köşeye kıvrılıyorum.Gerçekçi olsun diye de gözlerimi kapayınca uyuyakalıyorum
Oğlan benim uyuduğumu görmek istiyor ya:) muhtemelen o benden sonra uyuyor:)

Gülüyorum,saatlerce oyun oynuyorum,eğlenceli günler geçiriyorum.Bunun yanında hergün bir sürü şey öğreniyorum hemde 1.5 yaşındaki minik bir çocuktan! tabi üzülüp sinirlendiğimde oluyor ...
Günün sonunda hergün Rabbime teşekkür ediyorum bize verdiği değerli hediyesi için...

Böyle hızla geçip gidiyor günlerimiz işte:)
Ramazana dair ,sahura kalkıyor,sandalyesine kurulup önlüğünü istiyor(yada kendisi getiriyor takmam için) bir iki lokma yedikten sonra
Biz dua ederken ellerini açıyor(ilk gördüğümde çok şaşırmıştım çünkü hiç bir telkinde bulunmadık)

Tarihe not düşeyim de büyüyünce okusun diye yazıyorum bu satırları

Anne,evin yemeklik soğanları havalansın diye tepsiye sıralayp balkonda kurumaya bırakılır
(zira havalanmazsa çürüyüp berbat koku hediye diyorlar)
Bizim paşa oyuncaklarıyla oynamak yerine evin kap,kacak,tencere,süpürge,ütü çaydanlık gibi eşyalarıyla oynamaya bayılır(her çocuk gibi:)

Günlerden pazar,Erkam Eymen'nin elinde tepsi evin içinde an an yapıyor
Anne: Benim oğlum ah ne güzel oyuncak bulmuş kendine diye tebessümle bakarken o tepsinin soğan tepsisi olduğunu hatırlar,bir hışım balkona koşar soğanları yerlere saçılmış şekilde görmeyince anlık mutluluk yaşar(soğanları dolaba yerleştirdiğini düşünür)

İstemsiz balkondan aşağı bakınca gerçekle yüzleşir.Bahçeye yayılmış soğanlar,
hergün evin birkaç parça eşyası bahçede(hatta aradığımı bulamayınca direk bahçeye bakan anne:)
Ne ararsanız;havlu,kendi kıyafetleri,pet şişe son anda aşağıya gönderirken yakaladığım eşyaları hiç saymıyorum

Bahçe katında oturan komşudan özür diliyorum,her eşya almaya indiğimde
Sağolsun anlayışlı insanlar(mütebessim çehreyle çocuk işte cümlesini kuruyorlar:)

Hadi şimdi bahçeye atıyor, yarın birgün caddeye taşınınca ne yaparız bilmem
Caddede yürürken kafama soğan,oyuncak...... düştüğünü düşünmek bile çileden çıkarıyor beni

Umarım oğlum bu hobisinden en kısa zamanda vazgeçer
Çünkü uyarmak ,oturup anlatmak hiç birşey ifade etmiyor
(çözümler arasında balkon kapısını kapatmak var ama onuda devamlı yapamıyorum)

Neden attın oğlum?sorusuna üzgün bir surat ifadesiyle (ellerini de ben ne yapayım der gibi açıyor)düştü diye yanıtlıyor
O''düştü''nün hikayesi de ayrı

Çocuk ne öğrenirse onu uyguluyor aslında(çok dikkatli olmak lazım çok)
Erkam Eymen bebekken yani, diş kaşıyıcıyla dişini kaşıdığı dönemde 7 aylık civarıydı sanırım elinden birşey yere düşünce düştü diyorduk (gülümseyerek)
Sonraları istemli yere atmalarına-düştü- demeye başladı
-Düşmedi oğlum- -onu sen attın- desekte.... yanlış öğrendi bir kere
İlerleyen zaman dilimlerinde
Gözümün içine bakarak -attım- demesini de öğrenecek bu çocuk değil mi?

Gittiğim iftar,iftar sonrası çay davetlerini,ağırladığım misafirleri,pişirdiğim yemekleri anlatacaktım ama başka posta artık:))

Günlük telaşe içinde bazen bilemiyoruz ya en dibimizdeki tatlı mucizenin kıymetini...
kirlenen koltuklar halılar yıkatılır,bozulan eşyaların yenisi alınır,ama emanete sahip çıkmak gerekir(o emanet bir kere verilir ve hesabı sorulur)

4 yorum:

PAPATYA PRENSES dedi ki...

Rabbim bahtından güldürsün, hayırlı evlat etsin inşallah :)

nohut oda dedi ki...

gercekten oyle..hıcbırsey ıcın cocugumuzu kırmaya canımızı sıkmaya degmez..bugunlerın kıymetını bılmek lazım..bır daha gerı gelmıyor

ümmühan dedi ki...

Demek genelde bütün anneler aynı :) ben de oğlumu uyuturken çok sık uyuyakalıyorum şu günlerde :)
İyi bayramlar dilerim,selamlar...

kalpkurabiye dedi ki...

Bayramı tatil değil bayram olarak yaşayacağımız bir bayram olması dileğimle...
iyi bayramlar dilerim...

Sevgiler,

Deniz..