18 Ocak 2013 Cuma

Sahi sizin hiç anneniz öldü mü?

Bir sabah çalan telefonla uyandınız mı? Telefondaki ses annenizin çok hasta olduğunu üç aylık bir ömrü kaldığını söyledi mi?

Beyninizde şimşekler çakıp olmaz sen bana tatsız bir şaka yapıyorsun hiç hoş bir şaka dediniz mi?
Telefondaki ses "böyle şaka olur mu evet annemizin üç ay ömrü kalmış deyip ağlamaya başladı mı? .
Birde anneniz uzaklardaysa onu aylarca görmemişseniz siz olsanız ne yapardınız?

Sahi sizin hiç anneniz öldü mü? Siz bu acıları yaşadınız mı?
Annenizle geçen günler gözlerinizin önünden bir film şeridi gibi geçti mi?

Kendinizi atı verdiğiniz koltuk da hıçkırıklara boğuldunuz mu? Başınızı kaldırıp çerçevede duran ve size gülümseyen annenizin resmine bakıp "hayır olamaz bu gülen kadın annem ölemez ben onsuz bir hayat düşünemem annem ölemez dediniz mi?

Sahi sizin hiç anneniz öldü mü?
Ne zaman telefon açsanız "canım "deyişi kulaklarınızda çınladı mı?
Avuçlarınızda sıcaklığı ,sacınızda ellerinin dolaştığını hissetini mi?
Nasihatlerini zaman zaman küsmelerini kaş çatışlarını "aşk olsun" deyişlerini özlediniz mi?
Sahi sizin hiç anneniz öldü mü?
Hastane odasında gün gün eriyen saat saat sizden ebediyen ayrılmaya hazırlanan dönüşü olmayan bir yolculuğuna çıkmaya hazırlanan gözlerine geçmişte yaşanan güzel günleri görmeye çalıştınız mı?

Ellerini ellerinize alıp canım anne ben bunu sana hiç söyleyemedim oysa ben seni hayat da ki her şeyden çok sevdim dediğiniz oldu mu?
Sahi sizin hiç anneniz öldü mü?
Ah bir sağlığına kavuşsa bunlar bir rüya olsa diye çaresizce çırpındığınız mı?
Anneniz sözleriyle olmasa da bakışlarıyla "evet çocuklarım sizinle olan dünya hayatı buraya kadarmış" dediğini hissettiniz mi?
Bir çok güzellikleri paylaştığınız evinizi önüne gelen cenaze arabasının arkasından uzun uzun bakıp yüreğinizin koptuğunu hissettiniz mi?

Burada kadarmış seninle olmamız deyip Allahtan sabır dilemek ecelin siteme ne faydası var dediniz mi?
Sahi sizin hiç anneniz öldü mü?
Onu bir ağacın altına gömüp bu benim anemim kabri deyip hıçkırıkla boğuldunuz mu?

Takvimleri her gün kopartıp bu gün annem öleli bir gün bir hafta bir ay bir yıl ve tam on yıl oldu dediniz mi?
Sonra onu ne kadar çok özlediğiniz düşünüp canım annem seni ne kadar çok özledim dediniz mi?

Sahi sizin hiç anneniz öldü mü?

Çocuklarınızın mutluluğunu yaşadığınızda ah annem de olsaydı şimdi ne kadar mutlu olurdu dediniz mi?
Ya çaresiz kaldığınızda derdinizi anlatacağınız bir dost ararken en yakın dostum annem olsaydı dediniz mi?
Anneler günüde annenizin olmadığını düşünüp " bu anneler gününde seni çok özledim sevgili annem dediniz mi?
Sahi sizin hiç anneniz öldü mü?
Rüyanızda annenizi görüp sevinçle yatağınızdan fırlayıp sonrada mahsun bir şekilde keşke bu rüya bitmeseydi dediğiniz oldu mu?

Evet bir ramazan günüydü annem öleli. 5 Ocak 1999 tam on yıl oldu altı tane evladını bırakıp gideli. O da bizleri bu kadar erken bırakıp gitmezdi ama emir büyük yerden gelmişti.
Her zaman şunu söylerdi "ben annesiz büyüdüm öksüzlüğü bilirim ben sizi öksüz bırakmam deyişini
O arkasında hasreti acıyı özlemi bırakıp gitti ne geldi ne de bir haber yolladı anlaşılan vuslat mahşere kalmıştı.
Mahşerde buluşmak üzere seni çok özledik sevgili anneciğim.

"Şairin "Sanki bir gün çıkıp gelecek misin.
Gözümden akan yaşları silecek misin.
Boş yere ağlamanın ne faydası var.
Sahi sizin hiç anneniz öldü mü?
...
Satırların çoğu sanki annem için yazılmış olsa da Yazı Esra Nuray Sezer'in kaleminden..
Rabbim; Esra Hanım'ın,annemin, evlatlarının üzerine son nefesine kadar kanat geren tüm annelerin mekanı cennet etsin..

Annemin ebedi yurdumuza olan yolculuğunu anlatmak için sanırım biraz daha zamanım var.. Her satırı yazarken önce  burnumun direği sızlamaya başlıyor sonra kendimi bırakıveriyorum..

Su yeşili ,tebessümle bakan gözleri geliyor gözümün önüne ;sanki elimi uzatsam yanağına dokunacakmış gibi yakın... ama bir o kadar uzak..

Annem;28 aralık cuma gece 03.15 sularında ayrıldı aramızdan..22.günündeyiz..Sen 55 din ben 29 nasibimiz bu kadarmış...yorum yerine bu satırları okuyanlardan bir Fatiha okumalarını rica ediyorum..